Ücretsiz Kargo! 150₺ üzeri siparişlerinizde kargo ücretsizdir.

Türk Rapinin Şairleşen Sanatçıları

Açılımı “Ritmik Amerikan Şiiri” olan bu müziğin ister istemez yazınsal anlamda kullandığımız “şiir” ile birçok bağlantısı vardır. Bu yazımızda Türk rap müziğini şiir ile bağdaştıran birkaç sanatçıyı inceleyeceğiz.

Rap müziği son zamanlarda gençlerce çok dinlenilmeye başlasa da ülkemizde uzun yıllardır etkin bir sanat türü. Ülkemizde 1990’lı yıllar ile başlayan rap müziğinin etkisi günümüzde de güncelliğini korumaktadır. Açılımı “Ritmik Amerikan Şiiri” olan bu müziğin ister istemez yazınsal anlamda kullandığımız “şiir” ile birçok bağlantısı vardır. Bu yazımızda Türk rap müziğini şiir ile bağdaştıran birkaç sanatçıyı inceleyeceğiz. Sizlerin de düşündüklerini merak ediyorum, yorumlarda belirtebilirsiniz. İyi okumalar!

Saian Sakulta Salkım

Saian (Güney Erkurt) uzun yıllardır rap müziğimizin içerisinde olan bir sanatçı. Kimi şarkısı agresif battle yönde olsa da bazı şarkıları yazınsal anlamda dolu içerikler barındırır. Saian, şiiri rap müziğinde kullanmayı oldukça seven bir mc. Bunu yoğun olarak duyabileceğiniz birçok şarkısı vardır ancak bir tanesini (bence) ayırmak gerekir: Kağıt Bir Gemi ve Süreya’dan Bir Dize.

Şarkı, dizimi açısından güncel Türk şiiriyle oldukça bağlantılıdır. Herhangi bir güncel şiir dergisinde okusaydınız büyük olasılıkla böyle bir şiirin olmasına şaşırmazdınız. Şarkıda şiirden alıntılar ve Saian’ın kendi yazınsal etkinliği ön planda, bu biçimdeki şarkılarını oldukça beğeniyorum. Ancak son yıllarda Saian’ın alıntı yapma işini biraz abarttığını düşünüyorum. Nitekim kimi şarkısında zorlandığı her noktada bir şiir alıntısı getiriyormuş gibi… Bu durum Saian’ı yukarıda sözünü ettiğim şarkıdaki özgünlüğünden oldukça uzak bir yapıya büründürüyor. Evet alıntılar hoş, yapıldığı yerde etki bıraktığı da oluyor ancak işin kıvamını ayarlamak da çok önemli. Özellikle “Berhava” adlı albümü bu sıklığı gösteriyor. Eski özgünlüğünden uzak ve tamamen alıntı yapmak için yapılan alıntılar eserlerin kalitesini oldukça düşürmüş durumda.

Ados

Ados (Adem Oslu) ise Türk rap müziğinde biraz daha sakin bir yolu seçen sanatçılardan. Diskografisine baktığımızda önceki şarkılarının oldukça yüksek tonlarda olduğunu görebiliyoruz. “Öz Kızım” gibi şarkıları çok rahat yapabilen bir mc ancak bu yapıdan zaman içerisinde uzaklaşmış gibi gözüküyor. Kendisi ile birçok kez görüşme olanağım oldu, dergimizde söyleşi de yaptık. Yaptığı işleri ilgiyle izlediğimi söyleyebilirim. (Söyleşiyi okumak için tıklayabilirsiniz.)

Ados birkaç şarkısında şiir alıntısı ve film skitleri kullandı ve bunlar şarkı ile alıntıyı inanılmaz bütünledi. Örneğin “Sepya” şarkısı… Türk rap müziğini ilgiyle dinleyen kişilerin Sepya şarkısını özel bir yerde sakladıklarına eminim.

Yazım biçimi olarak Ados’un uyaklara tutunarak yazdığını söyleyebiliriz ancak yine belirtmek isterim zaman içerisinde rap müziğin değişimi ile birlikte bu yazım türü de değişim gösterdi. Sepya’daki kafiye biçimi ile son dönemlerdeki şarkılarının kafiye biçiminin oldukça ayrı olduğunu söylememiz gerekir.

Kanove

Kanove (Ali Baran Tuyur) sanatını şiir ve felsefe ile oldukça harmanlıyor. Yaptığı tüm çalışmalarda hem müzisyenliğini hem de şairliğini ön plana çıkardı. Yazım dili güncel şairler ile oldukça yarışabilecek düzeyde iyi ve gün geçtikçe gelişmekte. Özellikle “Cenazem İçin Soneler” ve “1782” albümü Kanove’nin yazınsal anlamda üst düzey işlerinden birkaçı.

Skit, şiir ve gerekirse İncil’den bir parça… Kanove hem Türk rapinde hem de Türk şiirinde adını duymanız gereken bir sanatçı. Sizlere önerim Kanove’nin “Cenazem İçin Soneler” albümünü baştan sona kadar dinlemeniz. Sizi ıssız bir köyde ağırlayacak Kanove.

Abluka Alarm

Şimdilerde eskisi kadar üretmiyor olsalar da Türk rapinde gruplaşma olgusunu en iyi aktaran ekiplerden biri hâlâ Abluka Alarm… Gerek beat (müzik) seçimleri gerek de söz yazım biçimi olarak karşımıza edebiyat derslerinden fırlarcasına çıkıyorlar. Kendileri ile geçtiğimiz aylarda bir söyleşi yaptık, buradan okuyabilirsiniz.

Abluka Alarm’ın Süveyda albümünü çok yoğun bir duygu aktarım ilgisi olarak yorumluyorum. Ne zaman dinlesem karşıma birçok öykü çıkartıyorlar. “Büyümez Ölü Çocuklar” şarkısını ise yalnızca dinleyin. Dinleyin ve müziğin karşısında büyülenin.

Çağrı Sinci

Çağrı ile ilgili aslında pek olumlu düşüncem yok ancak eserlerinde şiirsel bir anlatım biçimini zaman zaman seçtiği için onu da listeye eklemek istedim. Vokal kullanımının rap müziğine sonradan eklenmiş gibi bir yapısı var, yoğun bir ses ile dinleyiciye sunduğu şarkıları bana oldukça ağır geliyor. Belki günlük konuşma içerisinde bir yere kadar alışılabilir ancak şarkıda bu kadar yoğun bir sesin rap için uygun olmadığını düşünüyorum.

En çok eleştirdiğim bölüm ise Saian kısmında olan kendini yineleme durumu… Özellikle “Göğe Bakmak İçin” şarkısı hem Saian için hem de Çağrı için katlanılmaz biçimde kötü. Söz yazımında sanki bir torbadan rastgele dizeler seçmişler ve araları doldurmuşlar düşüncesini uyandırıyor bende. Çağrı Sinci sokağın sesi olduğunu düşünüyor sanırım ancak bu ses Kadıköy gibi semtlerin dışına çıkamıyor. Siyasi şaka yapmayacağım tamam…

Karaçalı

Serkan… Türk rapinin belirli bir dönemini belki de tek başına taşıdı. Özellikle Saian ile birlikte yaptıkları “Battle Royal” albümü şu an “rap yapıyorum” diyen bazı sanatçıların diskografilerinin tamamına bedel. Rap yapma yöntemi oldukça başka. Kimi şarkısında tek başına bir tiyatro oynuyor, kimi şarkısında ise bir şiiri size her dizesiyle dokundurtmayı başarıyor. Dünyaya kızgın olduğunuzda da bir Karaçalı şarkısı size eşlik edebilirken birisini çok özlediğinizde de size elini yine Karaçalı uzatabiliyor. Bu yüzden Karaçalı Türk rapinde yeri asla doldurulamayacak sanatçıların başında geliyor olabilir.

Türk rapine ilgisi olan insanlara önerim Karaçalı’nın “Şimdi Git Zombi” albümü olurdu. İnanılmaz güzel bir intro ile başlayan ve her dakikasının hakkını veren bir albüm. “Majik”, “Kaçak Malboro”, “Sensizliği Tıbbi Bir Tanım Sanırdım” ve “Yabancıma Hey” şarkıları Karaçalı’nın ne kadar üst düzey bir sanatçı olduğunu bizlere gösteriyor.

Eğer bir gün aklınıza “Tiyatronun rap ile karışması nasıl olur?” diye bir soru takılırsa Karaçalı’nın “Defolu Caddelerde Fotomontaj” şarkısını dinleyin. Anlayacaksınız.

Üveys Ülker
başımda dikenli teller olacak.